Ⅰ.
coğrafyanın refah seviyesine aldırmadan
ferahlıklar dilemişim bizim için
sanrılar kurban istiyor Dirmit!
psikolojik veya kronik tahtası eksikliğim
dekor olarak yerelleştirildiğim aile evi dirliğimdir.
kısmak isterdim altını yakılan tüm ocakların
ocak ayları senelerce sürüyor
dibi tutuyor mevla bağışı bütçemizin
mumlu kumaştan dirilmiş toptancı
şair kumaşımı ıslatmış satış anında
göstermelik su geçirmezliğim sana kalmış.
Ⅱ.
kimsenin anlamadığı şiirler yazdım sonra
çiğ kalmış uğraştığım mevzular
sana sesleniyorum Dirmit!
efsunundan sıyır kollarını
kim biliyor dünyanın kaç ocak olduğunu
ocağıma in cin ağaç diktiler
dua zinciri çektiğimiz örgülere başlanacak
sandığın gibi değil
sandığın dibi hiç değil, ara ki kumaş bulasın
istedik ki sanrının yerini tutsun ilahi güç
şairlerin toplama kampı olan coğrafyamız şahidimdir ki
kumaşımızın tutuşturduğu mumu
zemzem suyu söndürecek.
Ⅲ.
haberin yok mu Dirmit?
meneviştir senin en baştan takıldığın sanrı
kıyamet koptu kopacak
sen çekince elini
doğum çekincelerim bundandı hep
ocak ayını atlatsak yeterdi
sana sözüm olsun
dünyayla olan bağların kokacak bozumunda
Ⅳ.
gelirin darsa benden kesilsin
bozguna harcanan giderlerin
tanrı bizden kesmiş umudunu Dirmit!
ocağımdaki hiçbir dirilik
bağbozumuna yetişmeyecek belki
dir’ili cümlelerine armağan olsun
ilik suyuna çorba yaptığım tesellilerim
havalar soğuk, sen yazı seversin
dirlik vermeyecek sana hiçbir sanrı
affet bitmedi daha ocak ayı
masrafını kaşılayamam mevlanın
sen sevdiğini yazdın
yer yer el’leştirdiğimiz dirliklerimiz yıkıldı.
Ⅴ.
kağıtlar özler mi ot gibi yıllarını Dirmit?
mesela
seni yazdığım kağıt eskiden canlı oluşunu özledi
hüzün tarihi geçmişken geçelerimizi saklıyoruz
biri birimizden
hüzün, tarihi geçmiş
üstün köklü sevmelerimizden
üzerimde körlük ile dönüyorum
körlük, talihi geçmiş
saat 15:15 çeyreği çeyrek geçiyor masumca
beni ben geçemiyor
iki tekrar ben bir sen diziyor elişi kursunda
refahı düşük kadınlar
takılıyor kıyamete saklanan kolyeler
ocağımı senin boynunda diriltmek
boynumun borcudur Dirmit!