Rıza Karakuş – Yırtılırken Kozası Kırkıncı Yaşımın

durma, şah damarımdan öp beni tanrım

kentin gürültüsü sağır etti gözlerimi

havalar da kör etmek üzere ellerimi pasıyla.

ne savaşlar geçti içimden bi’ bilsen

biriktirip çoğunda mağlup olduğum.

doğuştan anarşisttim oysa, ruhumu taşladım

sonradan şair oldum adımı unuttum

bir çığdan sıyırdım yüzümü

“suya attım ben sesimi”

emekledim uzun zaman

kürtaj ederken yapraklarını Kasım 

tanıdık duvarlara kazıdım kırılan sesimi.

kalbimin en siyah yerinden öp beni tanrım 

kızaran narlarla uyuştu gecemin baldırları

ne gövdeler ne tenler eskittim bi’ bilsen 

çoğunda yandım kandım…

karnımda açtığım yarıktan 

iniltilerimi sırtladım, ezildim de ezildim.

tutkunun kızıllığına yataklıktan tutukluyum.

sol kaburgama üfle merhametini tanrım

ve hatırlat bana ey geyiğini yitirmiş gece 

bir kış günü

yırtılırken kozası kırkıncı yaşımın

sessiz ve kadim bir yara gibi

fesleğenlerin rahmine gömeceğim 

çıkrığı kırık kör kuyular taşlayan şiirlerimi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir