almayalım ceketi masadan
kalsın iskambil vazoda.
arkaik dirençle yaşayamayacağımız
kutsal toprakta almanaktan
basiretsizlik akıyor patavatsız opal taşına
deri çukurlar bent için açıyorum gir içeri.
kendine taşınmaktan daha iyisi varsa
asimilasyon artikülasyon farkmaz
hangi dalai lama varsa dalda çiçeroyum ben.
bunları bir keçiden topraklayıp ağzıma veren
dünyaya birinci hamur gerekli çünkü
kalan çeşmede bir anı daha yapabiliriz opsiyona bağlan.
ham olan mundar
olsun çehre kalk dayan.
uyan sesin bir korukta varsın senin duyulsun
üşümek bu içkin gözelerde
bir aynı tabiattır insanın kol saati bak oraya.
ben okudum daha çok okumam gerekiyor
mümkünatı yok ama
ölmek demeden ölmek yazacağım asmalara.
kiralayacağım kırmızıyı bir meç için.
taş yuvarlak sembol diyen karnından çıkan x
benim değil mi
geri dönüyorum diyene kadar
bekleyecek pas şimdi suyun uzağında
dışı kadar içi örselenmiş ketebenin.
cılız ses tortuları
yürümenin durduğu yer için bu beklentiye
hikâyeyi ait kılan.
başka bir yerden duyduğun zamana
farklı nedenler koyan
değilim.
seni dikenlere sarıldığın yerlerden toplayacak
aynı kaldı bana bulut ceza
güvenmemek için arz bir yönelim
gerekli üsse tazılar
burkalanmış şapelden eğreti kalırım
yağmur yağar ama
tavşanlar ağlamasın.
bu yozbahar bana an gelir
alacağın öğrenmen kemikli ıstıraba çek kurtar
kadar anlık bir merhaba.
sen yaz beni
üç sac ayak kalbin çözgüsünü aç beni.
kâğıttan fotoğraflar çürüyecek dedi tanrısı
nuh sevmiyor musun
aklım sende kalmasın dedim yazgısı
benim değil
yaparız.
olsun.
