soğuk kanlı bir Türkçe sözlüğe benziyordu kumsal
ve mızrağın ucundaki aysberg bozuntusu kalbim
hain bir sese güzel renkler beğeniyorum
merhametli atıflar
zaman zaman tekmelenen masalar
kafaların basıldığı klozet şarkıları
ve bir evin çatısında dakikalarca bakıştığımız o vahşi atmaca
bütün fikirlerim yarı baygın
beni gizlediğim yere, evime bıraksana
başımı dayadığım gıpgri bir namlu
kıyısına çıkartıldığım bir gemi yangını gibi ateşli hala
ağzımda bazı reklam jenerikleriyle korkuyorum
ama çok aşırı bazen anlıyorum fena kadınları
ve sırf ödül diye alıyorum koynuma bazı parfüm kokularını
saat ise, hayvanlar için de lütfen birazcık ağlamalı
elbette hiçbir eve hizmetçi yakışmaz biliyorum
başka bir evrene bakmalı
vahşi dersler 1.
robot resmini çizdiğim bir manzara
başı kopmuş ve ordan oraya kaçan yıldızlar ekliyorum tavana
atlaslar kusan bir sarhoş koyalım şu kanepeye de
anbean düşüp duran uzunca bir sigara külü
halının üstünde rocker desenler
duvarlara da sıçrayan konfeti kanları ekledik mi tamam
bana binlerce aynı mesajı getirmiş gibi sahile vurmuş bütün ölü balıklar
hepsinin damağında da aynı yara
aynı nara
tuhaf, yağmur yağıyor parmaklarıma
fısıltıyla arıyorum seni bir şehrin içinde
bir yanımda terziler, bir yanımda teraziler
kimi dansa kaldırsam vals bilmiyorum
nereye baksam şelaleye dönüşmüyor
fısıltıyla arıyorum seni bir şehrin içinde
bir yanımda piyanolar, bir yanımda piyangolar
kime dokunsam çatlak bir vertigoyum
nereye baksam yarısı yanık bir fotoğraf
ağır ağır veriyorum son sırrımı
fısıltıyla arıyorum seni bir şehrin içinde
çünkü; ben seni insanlara soracak
tarif edecek masallar bilmiyorum
bomboş bir sinema salonundaki cenaze merasimi
eskiden olsa oturur saatlerce buna ağlardım
şimdi kimin gözlerine baksam suçluyu hemen yakalıyorum
su dediğin, buza tutunmuş bir çaresizdir
sırtındaki hançerlere kızma
tabutundaki çivileri daha görmedin
