Barış Yıldırım – Melek saatleri akşamın

Başladı işte akşamın altın saatleri

su içsem şaraptır şimdi

Bu saatlerde çiçekler büyür kediler uyur

benim içime bir yol çıkar, yürüdüğümden başka

Bu saatlerde içim ışık ışık sevinç

dağlar yollar nehirler bana arkadaş

Ne söyler insana bir ölünün fotoğrafı

donmuş gözler ve bıyıklardan başka

bu saatler anlatır ölüleri

Bu saatlerde duyulur yaşama sevinci

bu saatlerde vurur aşkın çan sesleri

Bu saatlerde üstesinden gelinir ayrılığın

bu saatlerde ölüm yoktur hiç kimseye

Bu saatler tamir saatidir kırılan iradenin

bir demir dövülür su verilir çeliğe

Bu saatlerde uyanır içimdeki çocuk

salıncaklar atlı karıncalar sinemalar

Bu saatlerde hatırlanır en güzeli sevişmelerin

insan unuttuğu bir bulmacayı çözer yeniden

Devrimden ayrı düşmenin hüznü

bu saatlerde batar insanın içine

ve anlaşılır terk etmek devrimi

uyuyan bir devin yüzüdür

bir volkan patlar bir fay kırılır

yeniden yazar devrimi bir deprem

bu saatlerde hüzün coşkuya yenilir

Bu saatlerde yanaşır limanlara dev gemileri okyanusların

trenler bu saatlerde düşer demirden yollara

bir çocuk başını kaldırır üzünçten

bir ergen ah demez işkencede

büyüyenler korkuyu geride bırakıp

yeniden bakarlar tarihin en eski yüzüne

Ben şimdi kendimden bir parça koparıyorum

bu saatlerde yakıyorum kendimi kül olana dek

sonra karışıyorum insanların arasına

bir melek beni uyarana

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir