Aycan’a
eğimli ve uzak
|.
bir şeyin adıydın sen
eğimli ve uzak
iki dağın kavli kadar eski
camının kenarında rüya biriktirdiğin otobüsler
uzun yolların kırılgan köprüleri
bir mevsim gibi bahsedildi senden
alnı dağlara değen gökyüzünden
sen yalnızca haritada bir şeydin
yalnızca iki meridyen arası saat farkı
||.
kimse düşünmedi seni
düşünmedi yüzünün kıvrımları ile
eş anlamlı evleri
onların da arkadaşları var
onların da sana benzeyen arkadaşları
iyimser seslerinde kibir nişanesi
sandın ki çok şeydin onların sesinde
sandın ki en çok kendin
III.
mavi gömleğini giydiğinde unuttun adını
ve yüreğinle büyüttüğün guldexwin’leri
annenden öğrenmiştin
varlığını armağan etmeyi
o bir ömür
sen her sabah
ev ve tahta
yüreğinin sınır noktaları
kasetler değişir zihninde
IV.
bir şeyin adıydın sen
iki dağın kavli kadar eski
büyük şehirlere dünya diyordun
kendine eğimli ve uzak.