Sevda Altınkaya – Söz Savaşları

Tanrı’m ne yazgıma sığıyorum ne gölgene

Başlarken yarısı kesildi sözün

İçimde büyüyen yol sürgit bir sessizlikle taçlandı

Bir yol olduğunu unuttum içimde

Bir hasara yol açtım, hasarıma bakıp aldandım

Kırılacak ne çok kemiği vardı güzelliğimin

Ona direnmedim

Sessizlik, oluşabilecek tüm kırıklara galip geldi

Nasılsa eskimeden kesildi yarısı sözün

Tükenmedi insan çalışmakla, sevmekle, yürümekle

İç savaşlar ilaçlandı gençlik düzeltildi iğnelerle

Toplumun kalitesine bakıldı, kontrol edildi bütün iç geçirmeler

Uykusuzluklar saptandı, atıldı insan bedeninden

Mümkündü artık dar bir yola sığmak

Sıkışmadığına inandırmak kör zihni, körpe hüznü

Atıl ruhlar öldürüldü, bir daha doğmamak üzere

Kalpler ıslah edildi, doyuruldu enjektörle

Şimdi şuradan bir gerçek havalandı göğe

Kimse iştahla açmadı ağzını, kimse yükselip kapmadı

Yerde olan bitenlere bir renk kazandırıldı, vakit kaybedilmedi

Zaman, katledilmiş bir sivildi bu savaşta

Yası tutuldu, adı yaşatıldı sokaklarda, parklarda

Kutsal bir oyuncaktı artık yaşam

Övgülere mazhar oldu, etrafını saran teller süslendi

Pası alındı, kırışıkları gerdirildi, önüne dünyalar serildi

Bir tek özü kendine gizlendi

Çirkinlik kendine yurt bulamadı yeryüzünde

Güzellik başkasının adıyla çağrıldı

Dikkat çekmedi rüyasını gizleyen derviş

Kehanetlere yer kalmadı hakikatten

Hakikat kimsenin adıyla çağrılmadı

Hâlâ inanılacak bir şeyler var mıdır dedi derviş

Göremediğimiz renkler de vardır dedi kalabalıktan biri

Mor ve kızılın ötesinde

-Halkımız buna bayıldı

İnsan havadan, sudan ve topraktan arındırıldı

İnsan kendinden kurtarıldı, sonra çoğaltıldı

Tüm olup bitenlere tepki gelmedi

Ayaklar zapt edildi, gidişler tökezletildi, kelimeler toplatıldı

Susanlar sustuğuyla, konuşanlar kustuğuyla cezalandırıldı

En önemli yerinde

Görüşme sonlandırıldı

Görüyor musun Tanrı’m

Senden bana ruhumu okşayacak tek kelime kalmadı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir