l.
Ellerimle bir yay yaptım
Üç oku vardı
Kendimi eğittim bir taşa karşı
Bozkırda koşan bir atı arzuladım. Saçlarımın ıslaklığına sığındım üç defa
Dik bir vadiden kanım akıyordu.
II.
Burada yarısı paralel uzanıyor dağların Denizin tuzuna, insan duygularına
Tuzlu gözyaşlarına.
Bir kalp ararken yurdumda
Isınan kanım damlar Yusuf’un atıldığı kuyuya.
III.
Benim ellerimle yaptığım bir saksım vardı
Buradaydı ve kırıldı çiçeği büyüyünce
Burada büyürken kırılmış yerleri olur
Saksıların ve insanların
Şimdi bir şeylere alışmak varken
Sokaklarımız birbirine çıkmıyorsa
Bunu biraz düşün ve gözlerin uzun
Baksın gözlerimin susuz kıyısına.
Demirin tozundan sıyrıl
Kanımın ısısından sonra
Demirin tozundan sıyrılalım
Kanımın ısısından sonra.
IV.
Bir bakıma sayacak olursak Ankara garını görmedim daha önce
Uzun yaşadım sayılır bazı yerleri görmedim Bir ayvanın içini ev edindim
Bir kalbi vardı hissettim bunu.
Bir kayanın kendi boşluğunda iyi olmadığını
Bir başka kayadan öğrendim.
V.
Tenimdeki kabuklar yenilenirken
Su içiyorum boyuna
Genzime yağmur depoluyorum, yaz geliyor. Yaz hep geliyor hep daha sık
Bu sefer daha sıcak ve daha sık.
Süregelen bir yol sonunda
Dünyayı üstten izlemek istiyorum
Dünyayı üstten izlemek
Bir balkon gibi
Bir başka balkondan habersiz.
VI.
Otobüs koridorlarından geçtim soğuktu her şey
Bütün yollar gibiydi her şey
Kış hiç bu kadar sert olmamıştı.
Seninle dans edebiliriz bak bu da bir ihtimal
Bir kapının kolundan tutmak gibi
Bir kimsenin gözlerinin içine bakmadan elini tutmak.
Seninle yeni şehirler inşa edebiliriz
Ve yalnızca kendim için bir kapı.
VII.
Ellerim burada
Ben daha üşüyeceğim tut beni
İntikamın yaz kadar naif olsun
İçimden tanklar geçiyor ve tam orada çocuklar
Sesimi duy geç oldu
Terk et beni çiçekler sular gibi.
Yüzüme bir yerde denk gelirsen uzun bakma
Rastlantılar yanılsamalardan doğar
Aynı yönü iki defa gösteren pusulalar intihar sebebi.
Ben daha büyüyeceğim dünyanın ömrü yeterse
Mevsimler cellat kesilecek
Öpücüklerden geçtim, Yeminlere boğ beni.
VIII.
Televizyonda bir maç var bilmiyorum kimle kimin arasında
Bilmiyorum kaç incinmiş meridyen var aramızda
Sonra her şey biraz yanılsama
Tüylerinden bir hüzün bırakmış sokağımdaki kedi
Avucuma sığdıramadığım yağmura.
Ellerim burada,
Burada ve burası Adem’ in elmayı yeme cezası. ( Burası ) dünya.