bir koku değdi havaya,
yanık odunla karışan ıslak toprak..
ve ansızın kırılması aynanın
sanki
istemsiz bir savruluşla
sıçraması zamanda Pilgrim’in.

çözüldü zaman gömleğin dikişlerinden
yankılar söndü,
sonra sesler.
ve beden, geçmişin ırmağından
sessizce süzüldü.

sabiydi şimdi:
donunda söylemeye korktuğu
geceden kalma ıslaklık,
çamurun üstünde çıplak ayak izleri,
rüzgârın taşıdığı oyun sesleri,
ve tezek kokusuyla süte karışan
koşuyordu özgürce köyünde yokuş yukarı.

anneden kalan bir ses
//gündüzü siler yeryüzünden//
müezzinin adımlarının habercisidir
zaruri dönüştür eve ve de cinlerden kaçış

One Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir